Erkan Baş: Can Atalay’ın içeride geçirdiği saniyeler, saliseler bile hukuk katliamıdır
Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş’ın Gezi Davası kapsamında cezaevinde bulunan Hatay Milletvekili Can Atalay’ın serbest bırakılması için başlattığı Özgürlük Yürüyüşü, bugün de devam ediyor.
Özgürlük Yürüyüşü’nün 27’nci gününde Erkan Baş’a CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ile CHP Milletvekili Sibel Suiçmez ve beraberindeki heyet, DİSK’e bağlı Dev Yapı-İş, İklim Adaleti Koalisyonu ve Ataşehir Belediyesi’nden işçiler eşlik ediyor.
“BÖYLE PERVASIZLIK OLMAZ, BÖYLE ARSIZLIK OLMAZ”
Yarın Ankara’da son bulacak yürüyüş öncesi açıklama yapan Erkan Baş, şöyle konuştu:
* “Artık son düzlüğe girdik. Can Atalay ile bir an önce buluşmak, emeğin ve eşitliğin sesini Cumhuriyetin 100. yılında daha da yükseltmek istiyoruz. Ancak saray, elimizde hiçbir tartışmaya mahal bırakmayan bir Anayasa Mahkemesi kararı olmasına rağmen Can Atalay’ı tahliye etmemek için adeta kırk takla atıyor.
* Aradan iki gün geçti, halen milletvekilimiz hukuksuzca alıkonuluyor. Böyle pervasızlık olmaz, böyle arsızlık olmaz. Buna ses çıkarmamak bunu kabullenmek de asla olmaz. Kabullenmeyeceğiz. Şu anda Can’ın içeride geçirdiği günler, saatler, dakikalar falan değil, saniyeler, saliseler bile hukuk katliamıdır.
* Bizim yürüyüşümüz bu suç sirki son bulsun, haksız ve hukuksuz küstahlık yok olsun, Hatay halkının kendisine vekalet verdiği Can Atalay o dört duvarın arasından bir an önce kurtulsun diye başladı. Bunu başaracağız, emin olun.”
“BUGÜN HALKIN EGEMENLİĞİ SALDIRI ALTINDA”
Ülkenin içinde bulunduğu durumun Can Atalay’a yapılanlardan ayrı düşünülemeyeceğini belirten Erkan Baş şunları söyledi:
* “100 yıl önce yoksul insanlarımızın büyük emeği ve fedakarlığı ile kurulmuş Cumhuriyetimizin, 100 yıl sonra cumhuriyet olmanın tüm özelliklerini kaybetmiş bir saray rejimine dönüştürülmesi de Can Atalay’a uygulanan muameleden ayrı düşünülemez. Neden mi böyle düşünüyoruz? Cumhuriyet ne demekti? Hatırlayın, daha ilkokul sırasında bize anlatılan cumhuriyet neydi? Halkın egemenliğiydi. Ama bugün halkın egemenliği saldırı altında.
* Halkın on binlerce oyuyla vekil seçilmiş Can Atalay’a, halkın milyonlar olup katıldığı Gezi direnişine yönelik hukuksuz saldırı, aslında cumhuriyete yani halkın egemenliğine yapılan bir saldırıdır. Bu yüzden bugün Can Atalay’ın özgürlüğü demek sadece Can’ın özgürlüğü anlamına gelmiyor. Bu aynı zamanda Cumhuriyete özgürlük anlamına geliyor.
* Can’ın özgürlüğünü savunmak halkın gerçekten, şüpheye mahal bırakmadan egemen olduğu bir cumhuriyetin özgürlüğünün yolunu açmak demektir. 100 yıl önce büyük emek ve umutlarla kurulmuş, ama sermaye ağaları ve onların semirttiği din tüccarı siyasetçiler tarafından gasp edilmiş, esir alınmış Cumhuriyeti özgürlüğüne kavuşturmaktır. Halkın gerçek egemenliğini sağlamak demektir.”
ANITPARK’TA BULUŞMA ÇAĞRISI YAPTI
Türkiye İşçi Partisi olarak özgürlük yürüyüşünü tam da bu nedenle sadece Can Atalay’a değil, emekçilere, kadınlara, gençlere, bu ülkede zulüm ve yoksullukla boğuşmak zorunda bırakılan tüm ezilenlere özgürlük talebiyle birleştirdiklerini belirten Erkan Baş, sözlerine şöyle devam etti:
* “Yarın bu talebimizi olabilecek en gür sesle, en büyük kalabalıkla, en inatçı tarafımızla Ankara’da bir kez daha hep birlikte seslendireceğiz. Tüm yurttaşlarımızı 28 Ekim’de saat 16.00’da Ankara Anıtpark’ta düzenleyeceğimiz Cumhuriyete Özgürlük buluşmasına katılmaya, özgürlük için yürüyüşümüze güç vermeye çağırıyoruz.
* Özgürlük yürüyüşümüzü yarın hep birlikte tamamlayacağız. Ancak yine ve zafere kadar bu daha başlangıç diyeceğiz. Çünkü işimiz çok. Çünkü Can’ın, Gezi tutsaklarının, tüm siyasi tutukluların iradesi gasp edilmiş halkın, sermaye ve gericiliğe esir edilmiş Cumhuriyetin özgürlüğünü kazanmak için mücadelemizi bir an olsun yavaşlatmamamız gerekiyor. Bu bezirganların saltanatını yıkmak için tek bir saniye kaybetmeyeceğiz. Ta ki zaferi kazanana kadar.
* İşte o zaman gönül rahatlığıyla, iç huzuruyla birbirimizle el ele vererek ve geleceğe güvenle bakarak, emeğin ve eşitliğin, özgürlüğün cumhuriyetini, sosyalist cumhuriyeti hep birlikte kutlayacağız. O zaman cumhuriyetimiz yüz yıllarını esaretle değil özgürlüklerle geçirecek.”